İl-İl Extrem Sporlar
  Dağcılık
 
 Dağcılık sporu, özellikle son dört yılda ülkemizde önemli ölçüde gelişme sağlamıştır. Bu gelişmede baş etken,Türkiye Dağcılık Federasyonunun dağcılık eğitimine verdiği önem doğrultusundaki çalışmaları olmuştur.


    Dağcının tanımında olduğu gibi, bir dağcıyı diğerlerinden ayıran temel nitelik, dağcılık araç ve gereçleri kullanarak zirveye ulaşan ya da ulaşmayı hedefleyen kişi olmasındadır. Bir dağcı aynı zamanda, dağla görsel bütünlüğü sağlayabilmiş kişidir. Bu temel niteliğin elde edilebilmesi ise ancak, uzun sayılabilecek bir eğitim sürecini gerektirmektedir. Kişisel, kamp ve teknik malzemeleri kullanma bilgi ve becerisi, deneyimle birleşerek dağcı kimliğini yaratmaktadır.
    Dağcılık federasyonunun 1996 yılından beri, dağcılık eğitim ve eğitmen yönetmeliği çerçevesinde düzenlemiş olduğu eğitim kamplarında yüzlerce dağcı yetiştirilmiştir. Bu eğitimli ve bilinçli dağcılar, dağcılık kulüpleri kurarak ya da mevcut kulüplere katılarak, bölgelerinde dağcılık sporunun tanınmasında ve yeni sporcular yetiştirilmesinde çok önemli katkılar sağlamışlardır. Bugün ülkemizde 110 tescilli dağcılık kulübü ve sayıları on bini bulan bir dağcı topluluğu vardır.
    Dağcılık kulüplerinin, dağcılığın gelişiminde çok önemli bir işleve sahip oldukları açıktır. Federasyonun, altı aşamadan oluşan tüm eğitimlerini tamamladıktan sonra, ayrıca açılan eğitmen kursunu da başarıyla tamamlayarak eğitmen olan dağcılar, kulüplerinde yeni yeni sporcuları, nitelikli dağcılar olarak yetiştirmeye çalışmaktadırlar. Kuşkusuz her kulüp olanakları ölçüsünde bu gayretin içersinde yer almaktadır. Eğitim süreci, çok özverili ve disiplinli bir çalışmayı gerektirmektedir. Bu bakımdan, belirlenen standartta eğitim, gelinen noktada ancak az sayıda kulübümüz tarafından verilebilmektedir.
    Ülkemizde dağcılığın, sağlam temellere dayalı bu gelişimi, seyirci olmanın dışında, sporla arası pek de iyi olmayan toplumumuzda giderek artan bir ilgiye neden olmaktadır. Bu ilginin yoğunlaşması ve dağcılığa yönelim, bu sporun önündeki bir takım yapısal ve özsel sorunların aşılmasında da, kuşkusuz çok yardımcı olacaktır. Bilinmelidir ki, dünyada 1786 yılında başlayan dağcılık, uzun yıllar boyu ülkemizde spor olup olmadığı yönünde tartışılmıştır. Dağların, kayak sporu yapılan yerler olduğu fikrinden, bugün dağcılarla özdeşleşen yerler olduğu fikri oluşmaya başlamıştır.
    Dağlar, bir dağcının vazgeçilemez mekanıdır. Onu korumak ama aynı zamanda da özgürce yaşamak, bir dağcının görevi ve en doğal hakkıdır da. Dağcılığın gelişimi sürecinde, gerek kulüplere ve gerekse tek tek dağcılara bu bakımdan önemli sorumluluklar düşmektedir. Yaşam boyu yapılabilen ve rakipten ziyade kişinin kendi kendisiyle yarıştığı ender sporlardan birisi olan dağcılığın, bir çok ülkede olduğu gibi, ülkemizde de, yüz binlerce hatta milyonlarca lisanslı dağcı sayısına ulaşması ve bir kitle sporuna dönüşmesi, her dağcının hedefi olmalıdır.
 
  Bugün 2 ziyaretçikişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol